Dünyada herkes tarafından kolaylıkla görülebilecek gerçeklerinden biri de hiç şüphesiz insanlar arasında var olan bireysel ayrılıklardır. İnsanlar arasındaki bireysel farklılıklar insan nesli var olduğu günden beri vardır ve bu farklılıkların insan neslinin sonu gelinceye kadar devam edeceği sanılmaktadır. Biyo-teknolojideki yeni çalışmaların ve gelişmelerin bu farklılıkları gidereceği ileri sürülse de bunun çok uzak bir ihtimal olduğu söylenebilir. Çünkü bu durum doğanın değişmez yasasıdır. Aynı zamanda bireysel farklılıklar toplumsal yaşamda ve iş bölümünde gerekli olan önemli denge unsurlardır. Toplumun bu farklılıklara sahip kişilere bakış açısı, onların toplum içerisindeki yaşamlarını sürdürebilmeleri ve potansiyellerini geliştirebilmeleri bakımından çok önemlidir. Başkalarının yardımına muhtaç olmadan günlük aktivitelerini sürdürebilen bir kişiye “normal kişi” olarak bakılır. Bu açıdan bakıldığında engel, bir bireyin günlük hayata tam anlamı ile iştirak ve uyum derecesini bozan kronik bir dezavantajdır. Özel gereksinimi olan bireylerin toplum içerisinde sorunsuz yaşayabilmeleri, toplumun onları anlama düzeyiyle doğrudan ilgilidir. Özel gereksinimli bireylerin engel türleri, engelleriyle ilişkili özellikleri, ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılayabilmek için gerekli olan çözüm yolları toplum tarafından bilinmelidir. Ancak bu şekilde özel gereksinimli bireylerin toplumun bir parçası olarak toplum içinde yaşamaları söz konusu olabilmektedir. Kuşkusuz bu tür bir bilinçlenme eğitimle gerçekleşebilir.
Engelli bireylerin hayata kaynaştırılmasında ilk adım tabii ki, bireyin aileye kabulü ve tüm özellikleri ile koşulsuz onaylanması ile başlar. Engellik doğuştan olabilir. Ayrıca, sağlık sorunları ve talihsiz kazalarla hayat boyunca da olabilecek bir ihtimal. Gelişim dönemi sonrası oluşmuş engellilik ile baş edebilmekte bu süreci yaşayan kişinin, sosyokültürel ve sosyoekonomik hakları, psikolojik altyapısı, hayata tutunum tarzı ve aile ilişkileri de önemli dinamikler. Özellikle meslek sahibi ve belli bir sosyal çevresi ve ekonomik gücü olan yetişkinler yepyeni hayatlarına tekrar adapte olabilmekte. Onları hayata, topluma kazandırmak bizlerin elinde. Onlara aslında ne kadar değerli olduklarını ve ne kadar eşsiz olduklarını doğru bir şekilde anlatıp aktarmadan bu bireylerin topluma kazandırılması oldukça güçleşir. Bu konuda da çeşitli alanlarda farklı etkinlikler oluşturularak onları topluma kazandırmak fazlasıyla mümkün. Onları topluma en iyi sporla kazandırmanın mümkün olduğunun kanaatindeyim.
Engelliler için spordan bahsetmeden önce sporun ne amaçla yapıldığının bilinmesi gerekiyor. Spor insanın iç disiplinini ve yarışmacı ruhunu diri tutmak ve etrafıyla olan iletişiminin daha güçlü olmasını sağlamak için yapılır. Sağlığın temelinde fiziksel güç ve dayanıklılık vardır dolayısıyla engelli bir bireyin yapacağı spor sayesinde kendi fiziki ve dayanıklılığı da bir o kadar artacaktır. Bunun yanı sıra sporun engelliler üzerinde yaratmış olduğu psikolojik etkide oldukça büyüktür. Engelli bir birey sporda göstermiş olduğu başarı sayesinde daha fazla motive olacak ve insanlar içerisinde kendisinin de yararlı olduğunu fark edecektir.
Bazı spor hareketleri vardır ki onlar normal insanların dışında engeli olanlar için geliştirilmiştir. Ve bu önem dikkate alındığı ve uygulandığı takdirde başarı sağlanabilir. Bu sayede engellinin sosyal aktivitesi de artırılmış olacaktır.
Yıllar boyunca engelliler spora merakla ve bir o kadarda temkinle bakmışlardır. Özellikle geçmişe bakarsanız bazı sporları yapma imkânı olan engellilerinde bunu yapmadıklarını ve bu sayede durumlarını daha kötüye götürdüklerini görebiliyoruz. Ama bugün geldiğimiz noktada engelliler için bir federasyonun da olduğunu bilmek gerekir.
Sporun engelli bireyler için önemini ‘Engelli bireyin kendi kararlarını verme yeteneğini geliştirerek, bağımsızlık duygusunun artmasına yardımcı olur. Engelli bireyin sahip olduğu sosyal çevreyi geliştirir ve iletişim becerilerinin artmasını sağlar.’ şeklinde bir açıklamada bulunarak anlatabilirim.
Bu kişilerin spor ve sanat etkinlikleri ve yaşam başarıları birçok engelliliği olmayan birey için de örnek olmakta. Engelli sporları bedensel, görme, işitme, özel sporcular federasyonları tarafından yıllık ulusal veya uluslararası organizasyonlarla, birçok branşta faaliyetlerine devam ediyor. Uluslararası alanda en yüksek alan; Olimpiyat Oyunları'nın bitiminde engellilerin belirli sınıflandırmalardan geçerek mücadele ettikleri, halk dilinde 'engelli olimpiyat oyunları' denilen 'Paralimpik Oyunları'dır. Bunlar sistemli, programa dayalı, organizasyonla gerçekleşen ve rekor olarak en son sonuca ve hedefe ulaşan spor olaylarıdır.
Günümüzde spor; engelliler için yaşam biçimi haline gelmiştir. Sağlıklı bireylerin ulaşamadığı başarılara engelli sporcularımıza ulaşarak ülke itibarını da yükseltmiştir. Spor yapan engelli bireyde birçok olumlu sonuçlar görülmektedir.
Bunlar; hareket etmek, egzersiz yapmak, sportif aktivitelere katılmak bireye haz vermekte, hareket etmekten duyulan haz da bireyin yaşam motivasyonu artırmaktadır. Sağlık için olumlu katkılarının yanı sıra birey, spor yaparak yalnızlığını diğer insanlarla paylaşabilmekte, arkadaşlık kurabilmekte, dayanışmayı öğrenebilmekte, yeteneklerini tanıyarak gelişme olanağı yakalayabilmekte aynı zamanda kendisine, bedenine ve diğer insanlara karşı olumlu duygular geliştirebilmektedir. Tüm bunlar da kişiye anlamlı ve doyumlu bir yaşamı yakalama ve sürdürme şansını vermektedir.
Spor yapan engelli, yenmeyi ve yenilmeyi öğrenerek, yarışmacı ruha sahip olur ve engelli birey olmaktan kendini çıkararak 'Sporcuyum' ifadesini benliğine yerleştirir. Bu duygunun verdiği güvenle bireyler; engelleri ile başa çıkmasını öğrenebilmektedirler. Fiziksel etkinliklerin vücudunda değişiklikler yapması, fit ve kaslı vücut yapısı, bağımsız hareketini geliştirmesi bireyin kendine güvenini kazanmasında ve sosyal alanlara çıkmasında, kendisini ifade etmesinde büyük rol oynar.
Spor, kişilere engeli ile başa çıkmasını ve engelini hafifletmesini öğretmekte, keyif vermekte, iletişim ve paylaşım sağlamakta, yaşam motivasyonunu artırmakta, dürüstlük, hoşgörü, iş birliği, konsantrasyon, kendini onaylama, strese bağışıklık, enerjikleşme gibi olumlu kişilik özelliklerinin kazanılmasını sağlamaktadır.
Spor, engelli kişilerin; sağlam ve engelli bireylerle bir araya gelmelerine olanak sağlayarak özel eğitimde ulaşılması hedeflenen 'entegrasyon' için son derece önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Böyle bir ortamda engelli birey, diğer engelli kişilerin sorunlarını gözleyerek kendine karşı olumlu tutum geliştirmekte, yaratıcılığı uyarılmakta, yalnızlık duyguları en aza inmekte, çevresi genişlemekte ve daha anlamlı bir yaşam sürme şansı yakalamaktadır.
Tüm bunlar olumlu sonuç olarak karşımıza çıkarken ailelerin çocuklarını aşırı koruyucu davranarak evden çıkarmamaları, çıkarmaya ikna olanların 'Servissiz antrenmanlara getirmem. Zaten benim çocuğum yapamaz. Kulüpler, maddi anlamda ne veriyor ki?' gibi tepkiler yüzünden birçok engelli kardeşimiz var olan yeteneğini kullanamadan kaybolup gidiyor.
Bunları anlatırken her şey güllük gülistanlık değil tabii! Valilikler, belediyeler, gençlik hizmetleri spor il müdürlükleri ne kadar çabalıyorlar? Bu çalışmaların maalesef yeterli olmadığını açık yüreklilikle söylemek istiyorum.
Ön yargılar yüzünden basitleşen hayatlar. Ön yargılarınızın daha öncesinde size engel olmasına izin verdiniz mi? Ben vermedim. Ne hayallerime ulaşacağım o yoldayken ne de, başka bir zaman. ‘Yapabilir miyim? Ya yapamazsam? Beceremezsem?’ Bu ve bunun gibi daha niceleri. Hiçbiri içinizdeki o arzunun ve isteğin ölmesine sebep olmamalı. Engel insanın bedeninde değil, kalbindedir. Kişi başarabileceğine inanıyorsa ve bu yolda adım atmışsa devamı gelir ve başarı hemen arkasından gelir.
Engellerden bahsetmiştik değil mi? Hayatta engeller daima vardır. Bedenimizde olmasa bile ya çevremizde, ya zihnimizde, ya da kalbimizde oluyor. Yani biz istesek de istemesek de engeller daima var.
Engellilerin sportif yarışmalara katılmaları, yaşamları devam ettiği müddetçe, hayata pozitif bakmalarına yardımcı olduğu gibi, günlük hayatlarında da hareketli olabilmeleri bakımından spor çok önem arz etmektedir.
Spor, bedensel ve ruhsal yapılara sağladığı desteğin yanında, kişiye, kendini disiplin, özgüven, rekabet ruhu arkadaşlar arasında kolay iletişim sağlanmasını büyük ölçüde spor yapmayla sağlamaktadır.
Sportif etkinliklerde başarılı olduğu engelli, bedensel yararının yanında, sosyalite ve moral motivasyon açısından çok büyük yararı olduğunu biliyoruz. Engelliler, fiziki yönlerinin gelişmelerinin yanında, hayatı olduğu gibi spor sayesinde kabul etmeyi öğrenmektedirler. Zaten sporun klasik antrenmanlara üstünlüğü kişiye hoş vakit geçirmesini ve yukarıda da belirttiğim gibi hayata bağlanmayı sağlar. Bireyin içe kapanıp, karamsar bir dünya oluşturmasına engel olur.
Spor yapmak kişilere engelli olduklarını unutturmak ve kendilerinde olan engelin biraz olsun spor sayesinde hafızalarında kısa da olsa silinmesini yardımcı olmaktadır. Ayrıca sporun engellileri bir bakımdan rehabilite etmesi yanında, aynı zamanda keyifte vererek topluma kolayca entegre olup, dışlanmış değil, ''toplumda bende varım'' ve yararlı birey olduğunu kendileri de görür.
Spor yapan bir engelli, engelli olmayan sporcular gibi kendi kendine izole edilmiş hisseder. Bu duyguyu yenmede sporun çok büyük katkısı vardır. Engellilere gelişmiş ülkelerde daha çok rastlanmaktadır onun için gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bu kişilere kesinlikle sporu sevdirip ve onlara sporun yararlarını anlatarak, sporun içine çekerek daha iyi bir hayat yaşama imkânı kazandırılmaları sağlanır.
Engelliler toplumdan dışlanmamak için sportif etkinliklerin irrasyonel ve psikolojik gelişime olan etkisini, psikomodor gelişmesine faydasının çok fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Spor, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek adına tüm insanlık için önemlidir. Ancak engelli bireyler için önemi daha büyüktür. Çünkü engellilerin yaşamlarında yarattığı stresle baş edebilme adına yeni bir pencere açabilmekle ve yaşam motivasyonunu arttırmaktadır.
Spor olumlu katkıları saymakla bitmez. İnşalar arasındaki iletişimi arttırmak paylaşmayı, dayanışmayı öğretmekle birlikte kişiye yeteneklerini keşfetme şansını tanımaktadır.
Her birey gibi engellilerde yaptıkları spor dallarında yarışmalara katılabilmekte, başarı ve başarısızlığı tadarak kendilerini engelli birey olarak değil sporcu olarak tanımlayabilmektedir.
Engelli olmayan çocuklar büyüme ve gelişmelerini günlük oyun aktivitelerine katılarak tamamlarken engelli çocuklar bu durumdan faydalanmamakla birlikte fiziksel egzersiz yapamamaktadır. Bu nedenle büyüme ve gelişmeleri sekteye uğramaktadır.
Birçok eğitimci, psikolog ve terapistler fiziksel aktivitelerin kişinin duyusal gelişim ve psikomotor gelişimine katkısı olduğunu, beraberinde benlik kavramının oluştuğunu savunmuştur.
Tüm engelli bireylerin engeli ne olursa olsun bir spor dalında eğitim aldırılması ve yarışmalara katılmasına teşvik edilmelidir.
Onları spora yönlendirmek, madende bulunan mücevheri yontup parlatmakla eşdeğer. Ancak bir mücevher örneği vermek doğru olur onların eşsiz doğalarıyla başarabileceklerini anlatmaya.
Engelli bireyin kendi kararlarını verme yeteneğini geliştirerek bağımsızlık duygusunun artmasına yardımcı olur. Engelli bireyin sahip olduğu sosyal çevreyi geliştirir ve iletişim becerilerinin artmasını sağlar.
Sportif etkinlikler sonucunda engelli birey rahatlar, iyi vakit geçirir ve eğlenir. Sporun zihinsel ve fiziksel kapasitede sağladığı gelişme ile motor, denge, el-göz koordinasyonunda sağladığı iyileşme engellinin eğitiminde ve rehabilitasyonunda olumlu etkiler yapar. Engelli bireyin aktivitelerde sergilediği performans kişilik gelişimine yardım ederken toplum tarafından engelli olmanın ötesinde sporcu olarak kabul görmesini sağlar. Engelli bireyin entelektüel kapasitesi ve problem çözme yeteneği artar.
Spor, engelli çocuğun ailesi tarafından yeteneklerinin farkına varılarak kabul görmesini sağlar.
Aileler çocuklarını illerindeki gençlik ve spor il müdürlüklerine ve engelliler spor kulüplerine kayıt ettirerek sporcu kimliğiyle çocuklarının gelişimlerine destek olabilirler. Bu konuda ülkemizde Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, kulüpler ve dernekler aracılığıyla hizmet vermektedir. Bedensel engelliler yirmi farklı spor dalında spor yapabilirler. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu şu anda on branşta ulusal ve uluslararası faaliyet göstermektedir. Bu spor branşları atletizm, atıcılık, basketbol, bilek güreşi, ampute futbol, halter, masa tenisi, okçuluk, yüzme ve tenistir.
Fiziksel aktiviteler sağlıklı bireyler için olduğu gibi zihinsel engelli bireyler için de önemlidir. Sağlıklı bir yaşam süreci geçirilmesi için zihinsel engelli bireylerin fiziksel uygunluk düzeylerinin belirli seviyede tutulması ve geliştirilmesinin önemi üzerinde durulmuştur.
Benlik kaygısı, özgüven, sosyalleşme ve başarı duygusunun yaşanmasında genellikle sportif etkinliklerin diğer alanlara göre daha yararlı olduğu, özellikle hareketsiz yaşantı nedeniyle solunum ve dolaşım bozuklukları yaşamaları nedeniyle bu insanlara fiziksel ve zihinsel gelişimleri ile birlikte toplum içinde iyi ilişkiler kurabilmelerinin sağlanması için fiziksel aktiviteler önerilmiştir.
Zihinsel Engellilik, genelde gerilik, gecikme, bozukluk ve yetersizlik gibi zekâ fonksiyonlarındaki eksiklikleri ifade eden farklı tanımlarla kullanılmıştır. Bunun nedeni birçok bilim dalı (Biyoloji, Tıp, Spor Bilimi) ile yakından ilişki içinde olmasıdır.
Bir tanıma göre; standardize edilmiş zekâ testlerinde (IQ) 70-75 ve aşağısında skora sahip bireyler vurgulanırken; başka bir tanımda ise gelişim sürecinde ortaya çıkan, uyumsal davranışlarda ve kendini gösterebilmedeki eksiklikleriyle genel zekâ fonksiyonlarında önemli derecede ortalamanın altında olma durumu olarak ifade edilmiştir.
Zihinsel engelli bireylerin öğrenmeleri güçtür ve zaman alır. Herhangi bir şeyi sözel olarak söyleme yerine, anlatılan şeyi göstererek, yaparak anlatmak çok daha kalıcı olacaktır.
Bu nedenle normal akranlarının seviyesinde öğrenebilmeleri için özel eğitim desteğine gereksinim duyarlar. Özellikle seçici dikkat ile ilgili sorunları, dikkatlerini vermeleri gereken yere değil, kişinin davranışlarına odaklamaları ile kendini göstermektedir.
Genellikle, eğitilebilir zihinsel engelli çocukların fiziksel ve motor gereksinimleri diğer çocuklara benzediğinden, beden eğitimi etkinlikleri de diğer çocuklara uygulanan etkinliklerin aynısı ya da benzeri olmaktadır.
Bu çocuklar için grup aktivitelerinden ziyade bireysel aktiviteler, bireysel sporlar, müzikli etkinlikler, strateji, kurallar ya da belleği geliştirmeye yönelik aktiviteler, küçük kas aktivitelerinden ziyade büyük kas aktiviteleri, uzun süre hareketsiz olmalarını gerektiren aktivitelerden ziyade sürekli hareketli olmalarını sağlayan aktiviteler önerilmektedir. Engelli bireyin kendi beceri ve yeteneklerine olan inancını artırarak öz güven gelişimine yardımcı olur. Engelli bireyin sahip olduğu engel nedeniyle yaşadığı psikolojik gerginlik ve bunun sonucu oluşan sosyal sorunları aşmasında önemli rol oynar. Engelli bireyin kendini toplumdan soyutlamasını engeller ve hayata bağlanmasına yardımcı olur.
Engellilere, engelli olduklarını toplum tarafından kendilerine hissettirmezden onlara değer vererek, hatta diğer bireyler gibi, topluma yaralı olabileceklerini kabul etmek bir insanlık görevidir. Ne yazık ki bu görevi yanlış anlayıp, yanlış bir şekilde uygulayanlar da mevcut. Biz onların karanlık dünyasına ışık, ayağa kalkmaları için bacak, en önemlisi de kendilerini anlatabilmeleri için dil olmalıyız.